Kayıtlar

Ekim, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Birbirleriyle ilişkilerini göz önünde bulundurmamız gereken psikoterapinin üç aktörü nedir?

Resim
Psikoterapinin seyrini etkileyebilecek üç aktör vardır ve bunlar danışan, terapist ve nadiren bilinen danışan-terapist etkileşimi veya terapötik ilişki olmak üzere üç temel unsurdur. Psikoterapinin her iki taraf için de büyük bir anlamı vardır ve olumlu etkilerini görmek amaçlamaktadır. Terapi seanslarının sonunda danışan düşüncesi, duyguları veya davranışları hakkında içgörü kazanmalıdır. Danışan açısından baktığımızda, terapinin ana yapısında ortaya çıkan ilişkili bazı faktörler vardır. İlk olarak, danışan terapistin yardım etmesi için gönüllü olmalıdır. Danışanların, demografik özelliklerinin ötesinde, zihinsel olarak motive olmaya hazır olmak, olumlu sonuçlar elde etmek için daha yararlıdır ve terapist ile danışan arasındaki ilişkiyi etkiler. İkinci olarak, terapist terapiyi oluşturur ve bir lider olarak terapinin kontrolünü ele alır. Bu nedenle, hem bireysel hem de teorik olarak bir çok yetkinliğe sahip olmalıdır. Amacının danışana yardım etmek ve dış dünya ile ilgili günlük duygu

What are the differences between cognitive and behavioral therapy?

Resim
In the psychotherapies world, cognitive therapy, behavioral therapy and mixed of these two have an important position for both psychotherapists and patients to deal with patients’ problems in a short period. In psychology’s short history, it has changed the meaning of psychology as it was not just a science but also application forms have occurred as we have called psychotherapies. These forms have separated some categories like popular, effective, long-lasting or short-term and today we can see that cognitive, behavioral and CBT are more popular than others as they are effective forms of psychotherapy. When we talk about these therapies separately, cognitive therapy is accepted as a short-term therapy to deal with the problems of a patient. In this therapy, patients’ beliefs, emotions cause for their symptoms. Therefore, the aim is finding these emotions and beliefs and changing them to eliminate these symptoms. Anxiety, depression, panic or fear-related disorders, eating and personal

Yeni Deneyimler-2

Resim
Milan mutfağa indiğinde, beklemediği bir şey oldu. Bir anda gökyüzünde beliren gökkuşağına çarpmıştı gözü. Daha önce hiç bu kadar güzeline rastlamamıştı. Kahvesini hazırlarken daha bir şevkle yapıyordu sanki. Moka pottan gelen kahve kokusu onu değişik düşüncelere, hiçbir zaman düşünmediği fikirlere götürmüştü. Zihni bu düşüncelerle kafasını meşgul ederken hiç farketmeden kahvesini en sevdiği mavi kupasına doldurdu ve yudumlamaya başladı.Şimdi rahatça gökkuşağını izleyebilirdi. Bugün ne değişikti onun için.Sanki bir şeyler, ona harekete geçsin diye garip mesajlar yolluyordu. Çok da düşünmek istemedi, anın tadını çıkarmak daha önemliydi şu an için. Gökkuşağının belirmesiyle, yavaşça gökyüzünün de o kasvetli havasından eser kalmamıştı. İşte bu yüzden seviyordu yazı. Ani değişimler olsa da yine özüne, kendine çabucak dönmeyi biliyordu.  Kahvesi bittiğinde kafasında binbir düşünce de yok olmuştu bir an. Sanki kahve yoksa düşünce de yoktu ya da sorun, dert, tasa... Odasına dönmeyi düşünüyord

Yeni Deneyimler

Resim
Sıcak bir yaz günüydü aslında. Ama hava aniden değişik yüzünü göstermiş kara bulutlar tüm gökyüzünü sarmış, yağmur çişelemeye başlamıştı. Çiseleyen yağmur güzeldi. Durumdan memnun kılıyordu insanı, anı yaşamasını hissettiriyor ve şimdinin değerini vurguluyordu. Milan için tam da bu şekilde olmuştu. Kimi zaman ani ruhsal duygu değişimleri yaşasa da bazen düşünüyor-hatta çok düşünüyor.- ve anın tadını çıkarmayı tüm derinliklerinde içinde; o yerde, hissediyordu. Şimdi tek yapması gereken evinden çıkıp üstünde ne varmış ne yokmuş,ayakkabısını giymiş mi, makyaj yapmış mı düşünmeden kendini dışarı atmaktı. Kendini kimseye karşı sorumlu hissetmediği, kararlarında kendi iradesinin olduğu, içinden ne geçiyorsa onu yapması gerektiğini bilse de ailesi ve arkadaşlarına karşı hep sorumlu hissetmek sanki zorunluydu. Fakat şimdi o yağmurun altında ıslanmanın sorumluluğunu alması gereken zamandı. Eğer şimdi yapmazsa, hiçbir zaman dizginleri eline alamayacaktı... Kendini çiseleyen yağmurun altına attığ

Şükretmek

Resim
  Şükretmek... aslında hepimizin ne anlama geldiğini bildiği aşina olduğumuz bir tabir değil mi? bu blogu açmaya karar verdiğimde aslında yapmak istediğim tek şey duygularımı yazıya dönmek, kendimi, duygularımı farkedip iyileştirmekti. Çünkü biliyordum ki bu bana iyi gelecek. Bir ekim günü yine kendinden bekleneni yaptı ve bugün yağmurlu bir güne uyandık. İçimizi ısıtan o sıcak kahve kupasını klişelere uyup ben de hazırladım ve düşünmeye başladım her zamanki gibi. Şükretmek... Sahip olduklarımızın ne kadar değerli olduğunu fark etmek... Bizi yaşamak için zorlayan, yeri geldiğinde destek aldığımız kavramlardan biri. Ne kadar şanslıyız, şükretmemize imkan tanıyan bir evrene sahibiz. evren bize tüm imkanlarını sunuyor ve onu kullanacak olanlar biziz. Bu söylediklerim her ne kadar anlamsız gelecek olsa da bazılarınıza, sadece düşünün. şu an bu yazıyı okuyan gözleriniz olmasaydı neye şükrederdiniz? Şükretmek, minnet duymaktır, sahip olduklarımızın değerini farketmektir. Daha iyisini istemem